Kreşe Başlama Süreci
Kreşe/ anaokuluna başlama süreci çocukların çıktığı bir yolculuktur. Bu yolculuğun ne kadar süreceği, yolculuk boyunca nelerle karşılaşılacağı ise çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Bu süreci kolaylaştıran iki şey ise; ilişki ve güvendir. Her durakta unutulmaması gereken şey ise; bu yolculuğun bir standardı olmadığı, her çocuğun ilerleyeceği yolun aynı olmadığıdır. Çocuk sayısı kadar farklı yol, çocuk sayısı kadar farklı süreçler vardır.
Anneden ilk defa ayrılıp farklı bir ortamda bulunmaya alışmak çocuk için oldukça zorlayıcı bir deneyimdir. Çocuktan istenilen şey; güven duyduğu evinden, güven duyduğu anne babadan bir süreliğine ayrılıp ilk defa gördüğü bir binada, ilk defa gördüğü insanlarla günün büyük bölümünü geçirmesi ve orada ona anlatılacak olan rutinlere ayak uydurmasıdır.
Empati yapmaya başladığımızda bunun zorluğunu belki daha iyi anlarız. Yeni bir işe başladığımızı düşünelim. İlk gün kaygı hissetmez miyiz? Bu değişimin bize nasıl geleceğini sorgulamaz mıyız? Bu değişime ayak uydurmaya çalışmak bizim için de zaman almaz mı? İş yerimizdeki odamıza, masamıza alışmaya, sisteme alışmaya, yeni iş arkadaşlarımızla ilişki kurmaya, mevcut kurulan ilişkiler arasında kendimize yer açmaya, ast-üst ilişkisi kuracağımız bireyleri öğrenmeye, bu ilişkileri düzenlemeye çalışmak bizler için ne kadar zaman alır? Bizi neyin rahat ettirdiğini ya da kimlerle daha iyi anlaşacağımızı bulmamız zaman almaz mı? Ve tüm bu görevler bizler için de zor, kaygı içeren süreçler değil midir? Tam anlamıyla ilk günden rahat hareket edebilir miyiz? Taleplerimizi, hoşumuza gitmeyen şeyleri kolaylıkla ifade edebilir miyiz? Belki böyle bir değişimde biz de ilk dönemlerde huzursuz hissettik, hatta sabahları karnımız ağrıdı. İşte bunları düşündüğümüz zaman çocukların okula başlama sürecinde hissettiklerini daha iyi anlayabiliriz.
Güvende Olma İhtiyacı
Okula başlarken anneden, evden ayrılmanın zorluğunu yaşayan çocuk kaygı duyacaktır, huzursuz olacaktır, kendisini rahatlatan aktiviteleri/ortamları/kişileri daha çok talep edecektir. Çünkü yeni bir ortama/kişiye uyum ve bağ kurma süreci “güvende olma” ihtiyacını daha çok hissettirir. O halde okulda annesiz durmayı istememek, annenin gideceğini düşündüğünde korkmak, kaygılanmak ve ağlamak çocuklar için oldukça doğaldır. Yani kreşe başlayacak olan çocuğun, yanında ebeveyni olmadan, kreşte (yabancı bir yerde), öğretmeni (yabancı biri) ile durmak istememesi, korkması, ebeveynden ayrılmaya direnç göstermesi çocukta bir sorun olduğunu, çocuğun bağımlı olduğunu göstermez. Ve çocuğunun kaygılanıp ağladığını, zorlandığını gören, bu nedenle çocuğunun yanında olmak isteyen ebeveynin de herhangi bir sorunu yoktur, bu ebeveyn de bağımlı değildir.
Peki bu süreç nasıl yürütülmeli? Çocuğun kreşe başlangıç sürecinde hem okula hem de ebeveynlere düşen görevler bulunmaktadır. Okulun görevi, ÇOCUĞUN HIZINA UYGUN bir şekilde adaptasyon planı oluşturmak, her çocuğun hazır bulunuşluğunun farklı olduğunu unutmamak, çocukla ilişki kurmaya çalışmak, bağlantıda kalmak ve ona güven ortamı sunmaktır. Ebeveynlere düşen görev ise bu süreçte çocuğa eşlik etmektir. Ebeveynler sadece okul adaptasyonu için fiziksel olarak eşlik etmekle kalmayıp, çocuğun duygularını onaylayarak, empatik yaklaşarak ona duygusal anlamda da eşlik etmelidirler. Bu durumun çocuk için yeni bir rutin olduğunu ve bu düzene alışmakta, kendilerinden ayrılmakta neden zorlandığını anladıklarını; tüm bu süreçte hissettiği duygulara (kaygı, isteksizlik gibi) hak verdiklerini çocuklarına belirtmelidirler.
Süreç
Şimdi süreci daha açık ele alalım:
Çocuk öğretmeni ve mekân ile bağ kurma sürecinde annesine ihtiyaç duyacaktır. Her çocuğun annesiyle beraber aşama aşama kreşe alışması gerekmektedir. Öncelikle anne, öğretmen ve çocuk beraber bir süre zaman geçirmelidir. Çocuk öğretmeni ile iletişim kurmaya başladıkça, oynadığı oyuna öğretmenini de katmaya başladıkça anne ortamdaki varlığını sadece fiziksel olarak sürdürmelidir. Bu süreçte anne oynanılan oyuna müdahale etmeden öğretmeni ve çocuğunu izleyebilir.
Çocuk ve öğretmen kurduğu ilişkiyi ilerlettikçe güven ortamı yavaş yavaş oluşacak ve çocuk öğretmene güven duyduğunu davranışları ile de ifade etmeye başlayacaktır. Anne ortamdan yavaş yavaş uzaklaşmalıdır. Bu ‘yavaş’lık her çocukta farklı bir zaman dilimini ifade eder. Çocuğun hazır bulunuşluğuna göre annenin kapının önünde oturması, bekleme salonunda beklemesi, bahçede beklemesi ya da kısa süreli bir ayrılık yaşatması (su içip geliyorum diyerek annenin ortamdan ayrılması ve mutlaka tekrar gelmesi) gibi adımlar izlenebilir. Anne aşama aşama ortamdan uzaklaşmalı, hiçbir zaman çocuk oyuna daldığında kaçmamalı, habersiz gitmemeli ve ayrılırken gelme zamanı ile ilgili verdiği sözleri tutmalıdır.
Bu basamakların hiçbirinin standart bir süresi de yoktur. Her çocuğun ihtiyaç duyduğu süre farklıdır. Bu nedenle “Okulumuzda adaptasyon süreci…. gün/haftadır, bu sürede çocuğunuz alışır” ve “siz bırakıp gidin, ağlaya ağlaya alışacaktır” anlayışı doğru değildir.
Kreşe başlangıç sürecinde ebeveynlerin kaygıları ve kararsızlıkları çocuklara direkt yansımaktadır. Şüphesiz ki çocuğun kreşe başlaması anne baba için de önemli bir değişim hatta kimi ebeveynler için zor bir durumdur. Ancak eğer anne babanın soru işaretleri, kaygıları varsa bunu çocuğun yanında konuşmamaları, eğitim kurumu ile açık, şeffaf bir iletişim kurarak kaygılarını ifade etmeleri gerekmektedir. Öncelikle ebeveynlerin kreşe ve çocuğun öğretmenine güven duyması gerekmektedir. Anne babasının kreşe güven duyduğunu hisseden çocuk daha olumlu duygular beslemeye ve güvenmeye eğilimli olacaktır.
Fizyolojik Semptomlar
Okula yeni başlayan çocuklarda hafta içi görülen, hafta sonu ise biten bazı fizyolojik semptomlar olabilir. Pazartesi günleri başlayan ve cuma günleri son bulan karın ağrısı, mide bulantısı gibi fizyolojik semptomlara, uyku düzeni ve iştah bozuklukları da eklenebilir. Bu durum kaygıdan, çocuğun hayat rutininde yaşamış olduğu değişime gösterdiği tepkiden kaynaklanmaktadır. Ayrıca kreşte ilk haftaları atlatan çocuklarda da bu ilk haftalar nasıl geçerse geçsin Pazartesi günleri zor olabiliyor. Pazar akşamından başlayan “yarın gitmeyeceğim” sözleri ve anne/baba ile yapılan pazarlıklar aileleri kaygılandırabiliyor. Bu durumda yine çocuğun duygusunu onaylamak ilk adım olmalı. Çünkü o kaygılanmakta haklı. Alışık olduğu güven ortamından yeni bir ortama giderken duygularında dalgalanmalar yaşayabilir, sizinle geçirdiği hafta sonunun ardından Pazartesi günü okula gitmek istemeyebilir. Onu anladığınızı, hissettiği kaygıya hak verdiğinizi bilmesi onu rahatlatacaktır.
Bu önemli süreçte hem okula, hem aileye düşen ortak görevler ise çocuğun hızına saygı göstermek, bir an önce alışsın diye onu zorlamamak ve her süreçte empatik bir yaklaşım sergilemektir.