Günümüzde çocuğun yemek yeme süreci birçok ailede güç mücadelesine dönüşmektedir. Yemek yemeyi reddeden çocuk üzerinde annelerin çocuğun arkasından dolaşarak yedirme; telefon, televizyon ya da tablet karşısında yedirme; “yemezsen üzülürüm, ağlarım” gibi duygusal baskılar yapma; çocuğu zorlama, daha kötüsü eğer bebek ise ellerini ya da ağzını tutma gibi farklı yollar denediğini görmekteyiz. Annelerin denediği bu türde her yol aynı sonuca çıkmaktadır: Yemek saatleri çocuk ve anne için işkenceye dönüşmekte, zorlanan çocuk ağlamakta, anne sinirlenmekte ve sonucunda hem anne-çocuk ilişkisi zedelenmekte hem de beslenme çocuk için negatif bir anlam kazanmaktadır.
Bu tarz yöntemlerin dışarıdan gözlemlenemeyen birçok sonucu daha vardır. Örneğin, çocuk annenin davranışından “otorite figürü güçlüdür, güçlü olan güçsüz olanı zorlayarak istediği sonucu elde edebilir” mesajını almakta, doyup doymadığına kendisinin karar veremeyeceğini, kendisi ile ilgili bir süreci otorite figürlerinin yönetebileceğini, bedeninden doyduğuna ilişkin gelen mesajların doğru olmadığını, kendisi ile ilgili bedeninden gelen içsel mesajları anlayamayacağı bu kararı dışsal süreçlere bırakması gerektiğini öğrenmektedir. “Yemezsen üzülürüm” diyen anne babası için zorla yemek yiyen çocuklar da sevdiği insanları üzmemek için istemediği, inanmadığı bir davranışı sergilemesi gerektiğini öğrenmektedir. Daha da kötüsü “bedenine sen istemediğin sürece kimse dokunamaz” mesajını verdiğimiz çocuğumuza zorla yemek yedirirken kendi öğrettiğimiz kuralları çiğnediğimiz için aslında bu mesajın geçerli olmadığını öğretmekteyiz.
Bireysel farklılıklar (bazı çocukların iştahsız olması gibi) ya da hastalıklar beslenme sürecini olumsuz etkileyebilir. Ancak bu faktörlerin dışında çocuğa yemek yedirmenin anne için “başarı” ile eş anlama geldiği durumlar olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu da çocuğun beslenme sürecini olumsuz etkileyen en önemli psikolojik faktörlerdendir. Anne çocuğuna kendisi istediği gibi ve istediği kadar yemek yediriyorsa kendisini başarılı hissediyor ancak bu durumun aksi yaşandığında ya da birileri tarafından çocuğunun zayıf olduğu belirttiğinde “ona yeterince bakamadığını” düşünen anne kendisini “başarısız” hissetmekte, “yeterli” ve “iyi” ebeveyn olamadığını düşünmektedir. Bu durumda da çocuğa baskı yapıp zorla yemek yedirmektedir.
Yemek yemek çocuk için sadece fizyolojik bir süreç değildir. Aynı zamanda psikolojik bir süreçtir. Bu nedenle yemek yemeyi reddeden çocuklarda ailenin süreci daha geniş bir pencereden incelemesi gerekmektedir. Ailedeki yemek düzeni, anne babanın yemeğe yönelik tutumları, çocukla geçirilen kaliteli zaman, çocuğun duygularının ve psikolojik ihtiyaçlarının fark edilmesi ve cevaplanması gibi birçok faktör çocuğun yemek ile ilgili tutumunu etkilemektedir. Her ailenin sürecinin farklı olması ve çocuğun bireyselliği “Neden çocuğum yemek yemiyor?” sorusunun cevabını ve çözümlerini çeşitlendirmektedir. Ancak yine de genel çerçevede aşağıdaki unsurlara dikkat etmek gerekmektedir:
- Yemeğin çocuğun hâkim olmak istediği bir alan olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle bebeklik döneminden itibaren çocuğa kendi kendisinin yemesi için fırsat tanınmalıdır. Bu şekilde çocuk bebeklik döneminden itibaren doğal bir şekilde yiyecekleri keşfetmeye, onlara dokunarak dokusunu, kokusunu, tadını öğrenmeye başlayacaktır.
- Ailenin yemek düzeni önemlidir, öğün saatleri düzenli olmalıdır. Bu düzen içerisinde çocuğunuzun mama sandalyesinde bile olsa sofrada bulunması önemlidir. Kesinlikle çocuğun arkasından dolaşarak ya da çocuğu telefon, televizyon, tablet karşısına oturtarak yemek yedirmeyin.
- Eğer çocuğunuzla yeterince kaliteli zaman geçirmiyorsanız ve çocuğunuz sizi gün içerisinde sadece yemek yerken uzun süreler yanında tutabiliyorsa, bu durumda yemeği reddetmek onun sizinle zaman geçirmesi için bir kazanıma dönüşmektedir. Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirin.
- Çocuğunuz aç olmayabilir ya da doymuş olabilir. Onunla empati kurun ve doyduğunu belirtiyorsa “hayır doymadın” demeyin. Çünkü kendi bedeninden gelen içsel mesajları reddetmiş “seninle ilgili şeyleri sen değil ben bilirim” mesajını vermiş olursunuz.
- Çocuğunuzun da bir damak tadı ve seçme hakkı vardır, unutmayın.
- Çocuğunuzla kesinlikle inatlaşmayın. Yemek yeme olayı, sizin ve onun arasında bir güç mücadelesine dönüşmesin.
Çocuğunuzun bedenini doyururken kişiliğini ve ruhunu zedelememeniz dileğiyle…